Bayram
Selam olsun dostlara, bizleri ananlara.
Selam olsun gönülden,içten inananlara.
Allahım ualaştırsın milletçe hepimizi,
Daha nice bayrama,nice ramazanlara...
Selam olsun dostlara, bizleri ananlara.
Selam olsun gönülden,içten inananlara.
Allahım ualaştırsın milletçe hepimizi,
Daha nice bayrama,nice ramazanlara...
Elime ne zaman bir gazete geçse falımı okumadan diğer haberlere bakamam. Ama nedense yazılan yazılar hep birbirinin aynı.Bense günden güne değiştiğimi geliştiğimi zannederim.Ya fallar yalan ya ben . Hep para çıkar ama çalışmadıkça hiç param olmadı. Zaten biliyoruz ki çalışınca paramız olur.Okumasam, yok alışmışım fal okunmasa gazetedeki haberler yarım kalır.Mutlaka okumam lazım, gereksiz alışkanlıklarımdan biri de bu.
Anadolu da hemen hemen her evde saksıda bir çiçek vardır ve kışa doğru camın önüne konur.Çiçek sulanır, çiçek açar sevinilir, misafir çiçekten fide ister , komşunun çiçeğiyle yarıştırılır, özellikleri anlatılır(suyu , ışığı, yeri). Çiçeklerin kiminin adı cam güzeli, kiminin ki gelin duvağı , küpeli , aşk merdiveni...diye adlandırılır .Bir çiçek muhabbetidir gider...Çiçek duygunun dilidir (duygular çiçekle anlatılır ). Çiçekten çoçuğa ,çocuktan geçime -eşe , dosta ... ve akşam ne pişirelimle sona eren sohbetler.Anadolu bir çok medeniyetin beşiği , sevginin , hoşgörünün ,samimiyetin doğup geliştiği yer. İşte ANA+DOLU dolu dolu ana.Herşey orada yaşanır ve oradan dağılır. Seni seviyorum Anadolu .
Takıyı tasarlama ; kişinin bilgisi , becerisi,ekonomisi, kültürü, duyguları ve yaşam koşullarının bir araya gelerek ortaya ürün çıkarmaktır.Takıyı tasarlamak aynı zamanda o takıyı taşıyabilmek gerekir.Çünkü takıyı taşıyabilme bir sanattır.Takıyı kullandığın yer, taktığın ortam , giydiğin elbise -rengi ve zamanı çok önemlidir.Saklamak geleceğe taşımak takıya verdiğimiz değer önemlidir.Gelecege taşınabilen kültür miraslarımızdandır.Takıyı tasarlayana, takana, saklayana selam.
Bizler kendi pisikolojimizi düzeltmeden toplumun psikolojisinden , toplumu düzeltmekten , eğitmekten bahsetmek ne kadar yüzeysel olur.Evde ki çocuklar, anneler , babalar , eşler bir kenara itilip başkalarının eğitimi- terbiyesiyle uğraşılır.Halbu ki kendine hayrı olmayanın başkasına hayırı olacak desek kim inanır. Sürekli kendimizi oyalamış , çözümü geç kalmış sorunların içinde buluruz.Sorunlarla uğraşırken ömür biterde bilemeyiz.Önce kendimizi eğitelim - psikolojimizi düzeltelim.Çevremiz hiç çaba sarfetmeden eğitilir.Hepimiz önce kendimizi eğitelim! SONRA.....
Stres üzeri çok çeşitli otlarla , çiçeklerle ,meyvelerle ....süslenmiş derince bir insanın sıgacağı kadar agzı olan dibi görünmez kuyudur. Farkında olmadan çiçeklere , meyvelere... yalnız- bencilce sahip olmak isteyen insanların arzuyla atladıkları yerdir.Kuyuya düşenler sadece kendi çıkmak istediği için, yardımlaşmayı bilemediğinden şimdiye kadar kuyudan kendi kendine kurtulan olmamıştır.Gerçi doktorlar ilaçlarla yardım etmekte ama , ilacı içen durumundan memnunmuş gibi ortalıkta leyli leyli dolaşmakta.Kuyudan nasıl çıkılır düşünmüyor bile.Paylaşmayı bilelim kuyulardan uzak duralım.
İşte herşeyin merkezi burası ;Çünkü burası medeniyetin , insanın duygularının tamam olduğu , yaşama sevincinin doruk noktasına taşındığı, varlığının gayesini tam olarak idrak ettiği.....Gelişin ve Gidişin merkezi.
Evimizde her an yangın çıkma tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Ben kırmızıyım.Kırmızılar: Kendisini yeni deneyimlere tamamen , önyargısızca açar.Anlık yaşantıların etkisinde hareket etmekten zevk alır.Açık görüşlüdür, olaylara ve insanlara şüpheci yaklaşmaz.Bu özellikleri onların yeni olan herşeye hevesle sarılmalarına neden olur."Herşeyi birkez denerim"felsefesiyle hareket eder.Önlem almaktan ya da tedbirli davranmaktan hoşlanmaz.Günleri çok hareketli yaşar.Giriştiği bir uğraşıdan aldığı heyecan geçer geçmez kendisine yeni uğraşı aramaya başlar. Yeni yaşantıların sunduğu mücadele etme fırsatı onu heyecanlandırır.Ancak , sıra uygulamaya ve uzun vadeli düşünmeye gelince sıkılıverir.
Uzun ince bir yoldayım.İstesemde istemesemde gidiyorum.Yollar çizilmiş kader yazılmış AMA nasıl gideceğim pusulayla bana gönderilmiş.Pusulayı okuyabildiğim , uyduğum zaman mutlu- içim huzurlu menzile doğru gidiyorum.Bütün varışlar ona.Bütün sevdalar , sevdalılar ona. Bütün yollar ona...Uzun ince yollarda oyalanmadan rehberi seçip , dosdoğru ona varamak.Amaçlar , istekler , arzular bu olmalı.Çünkü ondan başka o yok.Hayırlı yoculuklar.
Ahlak , su ve ateş arkadaş olmuşlar.Birgün ormanda gezintiye çıkmışlar."Ormanda birimiz kaybolursa nasıl buluruz."demişler . Su " bir şırıltı sesi duyarsanız bilin ki o benim."demiş. Ateş" nerede bir duman görürsen ben oradayım" demiş. Ahlaka sormuşlar "ya seni kaybedersek, nereden ? nasıl bulalım ." Ahlak ta " beni kaybederseniz bir daha asla bulamazsınız ." demiş.